Cumartesi, Mart 27, 2010

Seyir Defterini Kaybeden Kaptan XI

Hiç vazgeçmedim. Hâlâ anlamaya çalışıyorum..

Herkesi, herşeyi.. Seni.. Onu.. Bir başkasını.. Bugünü, yarını hatta belki daha sonrasını... Buğulu camların arkasından duyduğum eskicinin sesindeki vazgeçmişlik bile canımı yakıyor artık. Ciğerine çektiği derin bir nefesten sonra, gırtlakta yankılanan acı bir ses; yarı ağlıyor, yarı gülüyor. Makamını bilmediğim bir şarkı gibi.. Senin gibi.. Söylesene bana, ben nerede hata yaptım ?

Gittikçe yalnızlaşıyorum biliyor musun ? "Olan" la, "Olması gereken" arasında sıkıştım kaldım. Bir sen vardın oysa. Tutsan belki düşmeyecektim. O küçücük ama dokundukça büyüyen öpülesi ellerin, kocaman bir ağırlığı ayağa kaldırmaya yetecekti belki de. 
Ama bıraktın, artık geri dönemezsin. Bir sabah uyandığında, hiçbirşey olmamış gibi, vazgeçtiğin hayalleri geri isteyemezsin. Çünkü insansın, dahası masum değilsin. Ve içgüdün böyle; hep en yakınındakini öldürürsün. Çünkü bilirsin, şimdi sen onu öldürmezsen, bir gün gelip o seni öldürecek.

"Yani.." diyorum, yaşamak için, içindeki sevgiyi yok ettin. Yani arkanda kalan herşeyi öldürdün. Yani katilim bu kez sensin. Bir tarafta sevdiğim kadın, diğer tarafta ölüm meleğim. İkisi de aynı kişi.. Ne garip !

Oysa ben, kendimi hep bu hikayenin kahramanı sanmıştım. Hani kahramanlar hiç ölmez ve hep mutlu sonla biter ya hikayeleri.. Öyle değilmiş meğer. Bir başkasının hikayesinde rolünün gelmesini bekleyen, iki bilemedin üç repliği olan bir figüranmışım.. Ne kadar yazık !
Aslında iki tür insan var : "Gidenler" ve "Kalanlar". Kendi hikayesini yazamayan ya da başkasının hikayesinde yaşayan ikisini de yapamaz. Tam ortada durur. Karar veremez çünkü.. Ve her iki tarafa da bakar. Yönünü kaybetmiştir; neresi geçmiş, neresi gelecek belli değil. Biz hangi taraftayız dersin ?

En zoru bu galiba, "kalan" olmak yani. Artık kimin arkasından ağlayacak ya da mendil sallayacaksan. Sonrası zaten kocaman bir hayal kırıklığı, bir o kadar da mutsuzluk. Hangisi daha gerçek sen söyle şimdi : "Olmak mı, Olmamak mı", "Kabullenmek mi, Vazgeçmek mi", "Sen mi, Ben mi" ?  Ya da dur !.. Cevap verme. Karşılığı olmayan soruların cevabı da olmaz, öğrendim...

Ama biliyor musun, o hayalin kırıkları artık canımı çok acıtıyor...