Çarşamba, Mayıs 03, 2006

Seyirdışı Notlar XII

İnsan herşeyi unutabiliyor, ihmal edebiliyor. Yakalayabildiklerin şans, kaçırdıkların pişmanlık, ıskaladıklarınsa körlük.. Peki bu kadar koşuşturmanın içinde elde kalan ne ? Kocaman bir hiçlik.. Kira, elektrik, su, kredi kartı, taksit faturaları arasında kaybolmuş zavallı ve yalnız bireyler. Bir taraftan yaşam hiçbirşeye aldırmadan, kendi halinde bir su edasıyla akarken, diğer taraftan varlık nedenlerini unutmuş bizler içinde kaybolmaya başlıyoruz..

Asıl soru şu : İçinde varolamadığın bir hayatın ne kadarı sana ait olabilir ya da ne kadarının ait olmasını bekleyebilirsin ?

1 yorum:

BirabanoR dedi ki...

Sen mi hayatın içindesin yoksa hayat mı senin içinde?

Venn Şemasında hayat kümesi küçükeşit komtan kümesi değil demek ki.

Komtan; hepimiz öyle değil miyiz? 35'e yaklaştıkça daha iyi görüyorum; hayata "mutlu anlar" katamadıkça hayat bir "hiç" olmayı sürdürür inatla...

Senin gibi 'bilen' ve yine de ısrarla düşünmeye devam eden bir 'duygu insanı'nın kendi evreninde kendini mutlu edecek bir çıkar yol bulabileceğini biliyorum ve ataletine kızıyorum bazen.

Garip gelecek ama TV'de Huysuz Virjin'i seyrederken anladım ki ikimiz de çok genciz. 73 yaşında bir adamın ağzından 40 yaşında olmaya duyulan özlemi duydum, hissettim ve anladım ki özellikle 50'ye kadar geçen her yıl altın değerinde!

Hayatın ne zaman ne yapacağı belli olmaz!

Özledim; bu hafta arayacağım seni...

Fikret Şahin İstanbul emredin komtanım!