Bugün "Sevgililer Günü"ymüş.. Sabah işe gelir gelmez - 09.00 civarları- sekreterim hatırlattı sağolsun. Düşünsenize daha afyon patlamamış, günün ilk çayını ya da kahvesini henüz yudumlamamışım, hatta işe hangi yoldan, nasıl ve kaç saatte geldiğime dair bile en ufak fikrim yokken; 25 yaşında gülümseyen bir yüz; "Özgür bey sevgililer gününüz kutlu olsun" diyor. Heyhat !..
Tüketim günlerine toptan karşı bir adam olarak içimden şöyle bir "bööööö" demek geldi ne yalan söyleyim.. Ama durdum. Bekledim. O kadar hızlı gelişmişti ki olay, aynı hızda cevap verecek refleksim yoktu.. Bir anda ağzımdan "Nasıl yani, anlamadım ?" sorusu çıktı. Kızın yüzü kızardı, kekelemeye başladı "Özgür bey, hani 14 Şubat ya bugün.. Aziz Valentayn, sevgililer günü.." derken anladım. Benim için olmasa bile; görüşebilen, elele tutuşabilen, öpüşüp koklaşabilen kocaman bir çoğunluk vardı bir yerlerde ve onlar bu önemli günü kutlamaya kararlıydı.
Eskiden olsa kapitalizm ve onun yarattığı tüketim toplum modelinden başlayıp, insanları gizli gizli evlendirdiği için kafası uçurulan papaz efendiye kadar herşeye saydırabilirdim, ama bu kez sustum. O genç kızın umurunda değildi çünkü. Onun bildiği tek şey, bugünün sevgililer günü olduğuydu. Cumhuriyet Bayramı'yla ilgili - bir günlük resmi tatil yapılması dışında- hiçbir fikri olmasa da, 14 Şubat'ı unutmamak, unutturmamak gerekiyordu, dahası kutlamak şarttı. Hoş, zaten sonu -izm ile biten herhangi bir şeyi bilen, duyan, umursayan ya da hatırlayan kimse de kalmamıştı. Öyleyse bozmaya ne gerek vardı öyle değil mi ?
Bozmadım bende.. Aynen kutlamayı kabul ettim. Yetmedi, aynı iyi dilekleri kendisine geri iade ettim. Cümlemin sonunda aklıma geldi, sordum : "Behçet Necatigil" okudun mu hiç ? Boş boş baktı suratıma "O da kim ?" gibilerden. "Tanımıyor musun ?" dedim ve bir anlık duraksamadan sonra, anladım ki çıkmaz sokaktayım diyalogu daha fazla ilerletmeden odama gittim.
Nedense "Sevgi" deyince aklıma gelen ilk isim Behçet Necatigil ve "Sevgilerde" şiiri.. Beklentim ve isteğim o'dur ki hiçbirşeyi "ertelemeyin"...
Sevgilisi olan, olmayan herkesin sevgililer günü kutlu olsun...
Sevgileri yarınlara bıraktınız,
Tüketim günlerine toptan karşı bir adam olarak içimden şöyle bir "bööööö" demek geldi ne yalan söyleyim.. Ama durdum. Bekledim. O kadar hızlı gelişmişti ki olay, aynı hızda cevap verecek refleksim yoktu.. Bir anda ağzımdan "Nasıl yani, anlamadım ?" sorusu çıktı. Kızın yüzü kızardı, kekelemeye başladı "Özgür bey, hani 14 Şubat ya bugün.. Aziz Valentayn, sevgililer günü.." derken anladım. Benim için olmasa bile; görüşebilen, elele tutuşabilen, öpüşüp koklaşabilen kocaman bir çoğunluk vardı bir yerlerde ve onlar bu önemli günü kutlamaya kararlıydı.
Eskiden olsa kapitalizm ve onun yarattığı tüketim toplum modelinden başlayıp, insanları gizli gizli evlendirdiği için kafası uçurulan papaz efendiye kadar herşeye saydırabilirdim, ama bu kez sustum. O genç kızın umurunda değildi çünkü. Onun bildiği tek şey, bugünün sevgililer günü olduğuydu. Cumhuriyet Bayramı'yla ilgili - bir günlük resmi tatil yapılması dışında- hiçbir fikri olmasa da, 14 Şubat'ı unutmamak, unutturmamak gerekiyordu, dahası kutlamak şarttı. Hoş, zaten sonu -izm ile biten herhangi bir şeyi bilen, duyan, umursayan ya da hatırlayan kimse de kalmamıştı. Öyleyse bozmaya ne gerek vardı öyle değil mi ?
Bozmadım bende.. Aynen kutlamayı kabul ettim. Yetmedi, aynı iyi dilekleri kendisine geri iade ettim. Cümlemin sonunda aklıma geldi, sordum : "Behçet Necatigil" okudun mu hiç ? Boş boş baktı suratıma "O da kim ?" gibilerden. "Tanımıyor musun ?" dedim ve bir anlık duraksamadan sonra, anladım ki çıkmaz sokaktayım diyalogu daha fazla ilerletmeden odama gittim.
Nedense "Sevgi" deyince aklıma gelen ilk isim Behçet Necatigil ve "Sevgilerde" şiiri.. Beklentim ve isteğim o'dur ki hiçbirşeyi "ertelemeyin"...
Sevgilisi olan, olmayan herkesin sevgililer günü kutlu olsun...
Sevgileri yarınlara bıraktınız,
Çekingen tutuk saygılı
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı;
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz )
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitte bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği,
aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı
Gecelerde ve yalnız
Verneye az buldunuz yahut
Vakit olmadı.
Behçet Necatigil
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı;
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz )
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitte bir sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği,
aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı
Gecelerde ve yalnız
Verneye az buldunuz yahut
Vakit olmadı.
Behçet Necatigil
6 yorum:
Ben, her zaman, şairleri şair yapanın aşk ve yalnızlık olduğunu düşünmüşümdür.
doğru :)
birazda "aşk'a aşıklar" galiba.. aslında tarif ettikleri aşkın vücut bulmuş hali yoktur yeryüzünde.. yalnızlıkları da bu yüzdendir, aşk için yazdıkları da..
şiir yerini bulmuş
çok beğenirim bu şiiri...
bana da öyle geldi.. hatta bu yazıyı yayımladıktan sonra hızımı alamadım.. bir ses stüdyosuna girip bu şiiri ve bir de cemal süreya'nın "8.10" vapurunu -bir miktar haddimi aşarak- kaydettim. yetmedi bir müzikle birleştirip, üzerine bulduğum birkaç fotoğrafla montajını yaptım.. şu anda "8.10 vapuru" ve "sevgilerde" ismiyle youtube'da duruyor her ikisi de..
biraz abartmış olabilir miyim ?? evet sanırım öyle oldu :))
ben şimdi zırlıyordum, kendimi oradan oraya atıyordum. sonra bir şey beni buraya getirdi, iyi ki de getirmiş. günün getirdiği köşemde bugün 08.10 vapuru olacak, izninizle.
tabii ki.. memnun olurum..
Yorum Gönder