Olabilir...
Mesela ben.. Ben artık koruyamıyorum kendimi. Günden güne nefessiz kalıyorum, her gün azar azar ölüyorum. Daha kötüsü bunu bile bile yapıyorum.. En kötüsü durduramıyorum. Hiç düşünmeden umarsızca harcadığım koca bir ömrün intikamını, ruhuma attığım küçük küçük çiziklerle alıyorum. Yarası uzun sürsün ve acıyı hiç unutmayım diye.
Mesela ben.. Ben artık koruyamıyorum kendimi. Günden güne nefessiz kalıyorum, her gün azar azar ölüyorum. Daha kötüsü bunu bile bile yapıyorum.. En kötüsü durduramıyorum. Hiç düşünmeden umarsızca harcadığım koca bir ömrün intikamını, ruhuma attığım küçük küçük çiziklerle alıyorum. Yarası uzun sürsün ve acıyı hiç unutmayım diye.
İnsan nasıl kendi kendinin celladı olur ? Öyle ya, böylesine pozitifken, herkesi tedavi ederken, hayatın iyi yanlarını anlatırken, bir kelimenin bile ne kadar değerli olduğunu bilip onun altında yatan anlamı rahatlıkla çözümlerken, çevresindekileri mutlu etmeye çalışıp ceplerine harçlık olarak bir avuç umut koyarken...
İnsan psikolojisidir, genelde yaşadıkları bütün yanlışların ya da başarısızlıkların nedenini başkalarında arar. Başına gelenlerin kendi yüzünden olduğunu kabul etmez, yanlışını düzeltmez. Ben o adamlardan da olamadım, ne yazık ki! Çevremde her ne olursa olsun, bir şekilde kendime durumdan pay çıkarabiliryorum. Yani biri yanımda gezen bir adama "hırsız" dese, onun yerine ben utanabiliyorum. Ya da ne bileyim birinin başına kötü bir şey gelse "ben orada olsam bunlar yaşanmazdı" diyebiliyorum. Demem o ki, nasıl bir arızaysa ne yaparsam kendi kendime yapıyorum. Ve bu oldukça garip bir durum, bunu da biliyorum.
Geçen bir arkadaşımla sohbet ediyoruz karşılıklı.. Öyle psikoloji, sosyoloji, felesefeyle ilgilenen biri değil, umurunda da değil zaten. En iyi bildiği şey sokak dili adamın. Ne dedi biliyor musunuz :
"Abi yanlış anlama, sen daha iyi bilirsin mutlaka ama.. Yahu sen bu hayatı gerektiğinden fazla ciddiye alıyorsun. Niye eziyet ediyorsun kendine be canım abim ? Bırak hepsini oluruna.. Hayır benim anlamadığım her şeyi nasıl kontrol altında tutacaksın, hem tutsan ne olacak ? Bak abim sen daha iyi bilirsin ama ömür dediğin çok kısa be. Hepimizin sonu da aynı, elli santimlik pamuk. O yüzden bırak yazık etme kendine.."
Kendimi böylesine kötü hissederken ve intikamların en büyüğünü kendimden aldığımı düşünürken, hayatla ilgili en küçük bir iddiası olmayan bir adamın kurduğu bu cümleler boğazımda düğümlendi kaldı.
Hani bazen bir şey anlatmak istediğinizde, susmak en iyi yol gibi gelir ya. O yüzden sustum ben de işte. Hiç birşey söylemedim. Açıkçası kendimi kötü hissetmekten öylesine yoruldum ki.. Şimdi tercihimi hiç birşey hissetmemekten yana kullanıyorum. Nedense bu daha iyi bir yol gibi geliyor.
devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder